Akdere köyü ( Hocibat )

Akdere köyü ( Hocibat )

 


Kesin bir kuruluş tarihi bilinmemekle beraber bilinen, eskiden günümüze gelen anlatımlardan anlaşılan Akdere köyünün kuruluşu 300 ile 400 sene eskiye dayanmaktadır. Köydeki eski evlerin yıkılması esnasında ortaya çıkan temel taşlarına atılan tarihler bunu göstermektedir. Akdere köyü Seslikaya köyünün bir mahallesi iken 1995 senesinde köy halini almış Akpınar (eski adı Kanteva) olan bölgede Akdere Köyünün mahallesi olmuştur. Köyde yaklaşık olarak 70 hane bulunmaktadır.Dik bir tepenin ortasında olan köy günümüzden 250 sene önce Öte mahalle ( Mele Köy ) denen mevkide kurulmuş olup orada meydana gelen toprak kayması sonucunda şimdiki yerine taşınmıştır.Öte mahallede ekim dikim sırasında yapılan kazılarda eski evlerden kalan kiremit ve tahta parçaları halen çıkmaktadır.

         Köy halkı geçiminin bir kısmını çay üretiminden sağlamaktadır. Köy arazilerinin tamamına yakını çay ekili alanlardan oluşmaktadır. Bu alanların dışında kalan alanlarda ve çay bahçelerinin içinde belli yerlerde kızıl ağaç, gürgen, kestane, ıhlamur, ceviz, fındık, çam, akasya gibi ağaçlar ve bunların ormanları mevcuttur. Meyve ağaçları olarak Köy içinde ve çevresinde dikilmiş, armut (30'a yakın Amut çeşidi vardır) elma, dut, kiraz, erik, hurma, portakal, mandalina, incir gibi meyva ağaçlarını sayabiliriz. Son zamanlarda kivi meyvesinin bölgede yetiştirilmesi yeni bir geçim kapısı açmışsa da köyde yapılan kivi tarımında ticari bir amaç güdülmemektedir. Kimi ailelerin kendi ihtiyaçları karşılamak için büyük baş hayvan beslediği ve arıcılık yaptığı Akdere Köyü Rize ilinin Ardeşen ilçesine bağlı güzel ve şirin bir köydür. Köye ulaşım Ardeşen'den araçla 20 dakika yaya olarak da 1,5 saat sürmektedir. Köy içi yol tamamen parke taşlarından oluşmasına ramen köy dışı yollar toprak yoldur ki buna Ardeşen'den köye ulaşımı sağlayan üst ve alt yollar da dahildir. Akdere Köyüne Ardeşen'den çıkarken Pirinçlik (Sifat) Zurha köylerinden geçerek veya yeni yapılan Seslikaya köprüsünden (sarikkala) sola ayrılan alt yoldan gidilebilir. Köyün denizden yüksekligi 300 metredir.Kışları yoğun kar yağışı nedeniyle köy ulaşımı zaman zaman kesintiye uğrasa da bu doğu illerinin köyleri gibi aylar boyu sürmez köy hizmetlerinin ve köy muhtarının çabaları sonucunda 3-4 güne yollar açılır.

         Nisan ayı baharın geldiği doğanın uyandığı etrafın seyrine doyum olmaz bir hale geldiği aydır ki benimde en sevdiğim zamanlardan biri de bu zamandır. Bu ayda çaylara gübre atılır, çayda kaliteyi arttırmak için çay budaması yapılır kısaca işler başlar. Mayıs ayı çay ayıdır. Çayların filizlendiği toplandığı aydır. Gündüz saatlerinde köyde kimseyi bulamazsınız herkes kendi bahçesinde kızgın güneşin altında çay toplamakla meşguldür. Uzaktan baktığınız zaman o insanlar çimenlik bir alan içerisinde açmış rengarenk çiçekler gibi görünür. Hayatın sıkıntılı olduğu ve zor geçtiği günlerdir,bu günler. Fakat bu sıkıntı içten içedir pek dışa vurulmaz monotonluğun yarattığı bir sıkıntıdır. İnsanların yüzünde bunu görmeniz zordur, görebileceğiniz tek şey o günün yorgunluğudur. İkinci sürüm çay haziran ayında başlar, temmuz ayında devam eder.Haziran ayı okulların kapanması ile köyün iyiden iyiye hareketlendiği bir aydır. Artık herkes köydedir. Temmuz ayı en yağışlı aydır hemen hemen bütün ay yağmur yağışıyla geçer, öyle şakır şakır yağmaz yağdığını hissettirmeden yağar göz yaşı ( çilamri )gibi. Çay toplamak dahada zorlaşır. Ağustos ayı yağmurların kesildiği meyvelerin olduğu aydır.İnsanların bir nebze nefes aldığı rahatladığı artık çayın sonunun geldiği yüzlerin güldüğü bir aydır. Üçüncü çay eylülle başlar ve doğa renkten renge bürünmeye hazırdır. Utangaç bir anadolu kızı gibi alı yeşili bir arada görebilirsiniz bu ayda yeşilin sarının vede kırmızının her tonunu sergiler yapraklar, bu zamanda da çok güzel olur Akdere. Ve çay biter, yeşilini 12 ay boyunca koruyan çay dinlenmeye çekilir birdahaki nisana kadar.

         Okullar açılmıştır artık öğrenciler Ardeşen'e çoktan inmişlerdir. 8 yıllık eğitime geçildikten sonra kapanmıştır Akdere İlkokul'u, artık bahçesinde koşuşturan oyun oynayan öğrenciler yoktur, eski günlerini hasretle anar gibi durur bir köşede, garip, yıkık, bicare. Eylül hüzün ayıdır Akdere'yi de hüzün kaplar bu ayda, çünkü köydeki işlerini bitirenler birer ikişer inmeye başlamışlardır Adeşen'e. Akdere artık havaların iyice soğumasını, karın yağmasını vede okulların şubat tatiline girmesini bekler ki gidenler geri dönsün diye.


ENGİN DURSUN KARACA

Daha yeni Daha eski

Reklam1

Reklam2